2011-04-25

KIŞIN HALLERİ

1

kar aydınlığında niğde
işte bir çığır
eve doğru
ışık ışık

amele pazarında
tir tir titreyen babam
‘rahmet yağıyor’ der
umut tükenmez

oğul oğul üşüme
yaklaş ateşe
mahzun bakışın
yürek yarası


2

kır bağlarında iki göz evimiz
bütün zenginliğimiz
uzakları yakın eyleyen
annemin anlattığı masal

kar yağıyor, kar yağıyor
varsın, üşüsün ellerimiz
dünyalar bizim şimdi
tarif edilmez sevinç

cümle güzelliğin yurdu
dünyanın tenhasında
kara ağacı dost bilmiş
ah, o iki göz evimiz


3

kış günü
okul dönüşü
bata çıka güle oynaya
göğe yükselen sesler

bir yakınımız gibi
kardan adam
ne dert ne tasa
sokaklar bizim

kar ve melekler
bembeyaz dağ taş
buz kesmiş yeryüzü
nerede şimdi kuşlar


4

hayat bilgisi kitabında
bir başka açıdan kış
iple oynayan kedicik
şöminede kızıl odun
soğuk işlemez ki

heyhat, yıkım günleri
evsizler, kimsesizler
gazetede renkli haber
okuyup da geçiyor
yağ bağlamış yüreği


5

niğde kalesinde bir garip
baharı gözleyen bir garip
halden anlamaz duvarlar
onlar ki ölümcül uykuda
cemreler düşecek elbet
kara kışa karşı sevdamız
birce duyuş, ateş yalımı


Murat Soyak


ŞAİR

otel odasında yalnızlık saatleri
duman duman efkâr
ağır akşam, yarayı dağlayan
ses vermez dört duvar

bir arayış kitaplar arasında
ne söyler sarı, solgun resimler
geçmiş zaman izleri, uzak hatıra
mısra mısra yazılmış keder

muhabbet meclisi dağılınca
tenha ayna, mahzun bakış, perde
başlar muhasebe, ölüm dirim
şiir sığınak, hayâller içinde

gümrah sarmaşık, güle vurgun
yeniden doğuş küllerinden
gurbet derin sızı, eve hasret
sefer hazırlığı gün ağarırken


Murat Soyak


RAHŞ

görkemli duruşun cenk hatırası
akın akın şahlanan korkusuzluk
dağa, kuşa, ırmağa komşu eyleyen
yola yazgılı, bir muştulu haber

gözlerindeki o kıvılcımı gördüm
karanlığı delip geçen bir hızla
toprağın sesi sende mi yankılanır
çevikliğin söylenir bütün dillerde

gövdendeki denizde ipek dalgalar
zülfikar ile yoldaşlığın bildirilmiş
derin vadilerin uğultusu çizgi çizgi
inişler, çıkışlar ve ufuklar ötesi

alnında şavkıyan yeni gül akı
kavga günü gelip çattığında durulmaz
çiçeklense de badem dalları ey
durulmaz gayrı dört nala bir koşu


Murat Soyak